Diş dolgusu, dişte çeşitli sebeplerle oluşmuş madde kayıplarını düzeltmek için kullanılan bir tedavi şeklidir. Diş hekimliğinin en eski ve en yaygin olarak kullanılan tedavi seçeneklerinden birisidir. Toplumda dolgu sahibi kişi sayısı oranı çok fazladır. Genel olarak diş hekimiyle ilk karşılaşılma sebeplerinden birisi çocukken süt dişlerinde oluşan çürüklerin tedavisi için dolgu yapılmasıdır. Bu nedenle toplumdaki bireylerin bir çoğunda iyi ya da kötü bir diş dolgusu anısı vardır.
Diş dolgularının kullanım sebepleri, curukler, travmalar sebebiyle diş üzerinde oluşan madde kayıpları veya estetik ihtiyaçlardan kaynaklanabilirler.
Bu sebeplerden meydana gelen dolgu ihtiyaçları, diş hekimliği için özel olarak kullanılan dolgu malzemeleri ile giderilirler. Dişlerde oluşan madde kayıplarının yerine, şekline, büyüklüğüne ve hastanın yaşına göre çeşitli ve farklı özelliklere sahip dolgu malzemeleri kullanılabilir.
Amalgam dolgular çok uzun zamandır diş hekimlerinin kullanmaktan memnun olduğu fakat hastaların dolgunun renginden kaynaklanan şikayetleri dolayısıyla yavaş yavaş kullanımı azalan bir dolgu malzemesi çeşididir. Amalgam dolgular içerdikleri civa hakkında sürekli bir soru işareti oluşturması sebebiyle, muayenehane pratiğinde hekimler tarafından da artık çok az tercih edilmeye baslanmislardir. Bu sebeplerden dolayı kullanımı azalan ve geliştirilmesi genel anlamıyla durmuş olan amalgam dolgular artık çok az kullanılır olmuşlardır.
Kompemer dolgular yapıldıktan sonra flor salgilamalari ve yapilmalarindaki kolaylık sebebiyle, çocuklardaki süt dişleri tedavisinde sıklıkla kullanilmaya devam edilmektedirler. Hem renk konusunda estetik olabilen, hem de çocukların sevebileceği pembe, kırmızı, mavi, sarı gibi renklere boyanabilen kompomer dolgular çocuklarla iyi bir ilişki kurmaya yardımcı olurlar. Bunun sonucunda hem çocukların diş hekimi korkularını ve çekincelerini azaltmaya yardımcı olurlar hem de tedavi sonrası çocuklarda motivasyon sağlarlar. Aynı zamanda bu dolgular, çiğneme kuvvetlerine karşı süt dislerine benzer karşılıklar verdikleri için, süt dişlerinin sağlığına katkıda bulunurlar.
Kompozit dolgular estetik olarak son derece başarılı sonuçlar doğurmaktadır. Doğal dişe çok yakın renklerde, doğal diş kadar çiğneme kuvvetlerine dirençli olması ve tükürükten etkilenmemesi gibi sebeplerle artık her bölgede ve her dişte gönül rahatlığıyla kullanılabilmektedirler. Cilalanabilmeleri çok başarılıdır ve iyi yapılmış bir kompozit dolgu hastanın doğal dişlerini kıskandıracak kadar kaygan olabilirler. Yapım sonrası renk değişiklikleri kısa vadede oluşmaz. Hem kompozit dolgu malzemelerinde, hem de dolguların dişe tutunmasini sağlayan bonding malzemelerinde Nano teknolojiden faydalanılmasi dişlere yapılan kompozit dolguların uzun süre saglıkli kalmalarını sağlamaya yardımcı olmuşlardır.
Kompozit dolguların sertlestirilmesi için kullanılan ışık aletlerinin kalibrasyon becerileri, uzun süreler boyunca gereken şiddette sağlıklı bir ışık vererek homojen bir sertleşme sağlamaları sebebiyle, yapılan dolguların solid bir şekilde neredeyse dişlerle monoblok oluşturmasını saglar. ki bu hem dişlerle kompozit dolgular arasında oluşabilecek aralığı minimuma indirmiş olup, hem de dolgu sonrası oluşabilecek hassasiyetleri ve ikincil çürüklerin oluşmasını engellemiştir.
Tedaviniz veya seyahatiniz ile ilgili bilgi almanız mı gerekiyor? Size yardımcı olmaktan keyif duyarız.
Tedavi planlaması, tedavi ücretleri, hekimlerimiz veya kliniğimiz hakkında merak ettiğiniz her konuda bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Dolgu yapıldıktan sonra çok şiddetli olmamak kaydıyla ağrı olması normaldir. Özellikle ilk 24 saat içerisinde oluşan ağrılar pratikte normal olarak karşılanmalıdır. Dolgu yapımı esnasında aşındırıcı olarak kullanılan döner aletlerin oluşturacağı küçük travmalar dişlerde geçici reaksiyonlara sebep olabilirler. Yapılacak dolguların ve dolguların dişlere yapışmasını sağlayan malzemelerin içerdiği kimyasal maddeler de canlı dişlerde çeşitli geriye dönebilen reaksiyonlar oluşturabilirler. Bunların sonucunda oluşan hassasiyet ve ağrılar geçici olarak kabul edilirler.
Özellikle derin ve büyük madde kayıplarının olduğu dişlerde yapılan dolgular sonrası meydana gelen soğuk sıcak hassasiyetleri üç dört hafta içerisinde geçer. Bu sürede ağrısı geçmeyen dişler için hekimin hastayı tekrar değerlendirmesi ve tedaviyi gözden geçirmesi gerekebilir.
Diş tedavilerinde anestezi uygulaması , yapılacak olan tedavinin seyrini etkilemez. Anestezi yapılması hastanın tedavi esnasında ağrı hissetmesini engelleyerek tedaviyi yapan hekim ve tedaviyi yaptıran hastanın işlem esnasında rahat olmalarını sağlar. Anestezinin etkisi tedaviyi dolaylı olarak etkiler. Anestezinin içerdiği maddeler ve oluşturduğu anestezik etkinin tedaviye doğrudan bir faydası yoktur.
Çok yüzeysel olan çürükler , altında yeni çürük oluşumu olmaksızın düşen dolgular , kırık sebebiyle dolgu yapılması gereken dişler gibi durumlarda hasta ve hekim kararıyla anestezi yapmadan dolgu yapılabilir.
Tüm dişlerin ve dolguların belirli sürelerde değerlendirilmesi ve gereken durumlarda dolguların değiştirilmesi gereklidir. Sağlıklı olarak kullandığınız ve hekiminiz tarafından da herhangi bir sorun olduğu söylenmeyen amalgam dolgularınızın değiştirilmesine gerek yoktur. Sağlıklı bir amalgam dolgu görevini tamamlayana kadar ağzınızda durabilir. Renkleşmeye bağlı ve estetik olarak rahatsızlık veren amalgam dolguları elbette değiştirebilirsiniz.
Estetik dolgular da belirli bir kullanım zamanından sonra özelliklerini kaybedip renk değiştirmeya başlayabilirler. Bu renk değişimi bir çok sebebe bağlı olarak meydana gelebilir; dolgunun özellikleri, yapım teknikleri, yapım esnasında kullanılan aşındırıcılar ve cila malzemeleri gibi. Ağız içinde ise hastanın beslenme alışkanlıkları, ağız bakımı vb etkenler sebebiyle renk değiştirebilirler. Renk problemi oluşan kompozit dolguların değiştirilmesi gerekir.
Teorik olarak ağız hijyeni iyi olan bir hastanın dişlerine yapılmış iyi bir dolgu 4-5 sene sorunsuz olarak kullanılabilmelidir. Düzenli diş kontrolü yaptıran ve ağız diş sağlığına özen gösteren hastalarda bu süreler daha da artmaktadır.
Düşen bir dolgunuz varsa zaman kaybetmeden hekiminize bilgi vermeli ve randevu almalısınız. Eğer dolgunuz düştükten kısa bir süre sonra hekiminize giderseniz büyük bir ihtimalle kısa sürede dolgunuza tekrar kavuşursunuz ve tedavi sonrasında oluşacak olan sıkıntılardan da kurtulmuş olursunuz. Düşen dolguyu yaptırmayıp ağrı başladıktan sonra dolgunuzu yaptırmak istediğinizde ise muhtemelen dolgu yaptırmaktan daha uzun süreli ve maliyetli bir tedaviyle karşı karşıya kalmış olursunuz. Daha karışık ve zor bir tedavi ise sizin hem diş hekiminde geçireceğiniz zamanı arttıracaktır hem de tedavi sonrası yaşama ihtimaliniz olan komplikasyonları.
Deneyim ve yeniliği, teknoloji ve uygun tedavi ile birleştiriyoruz. Her şey gülümsemeniz için.
Copyright © 2022